Köylüleri
düşündüm elimdeki kitabı kapatıp. Böyle değillerdi. Kentlerden yazılmış
bu tip sözde köy romanlarındaki gibi, köylerinden 'bu köy' diye
bahsetmezlerdi aslında. Kendi aralarında 'köy', bir yabancıya karşı ise
'köyümüz' derlerdi onlar.
Köyümüz derlerdi, sahiplenme ve özdeşleşme duygusuyla. Köyümüz derlerdi ve umarlardı ki köyleri büyüdükçe onlar da büyür, sorunları azalır, eksikleri kapanırdı. Hatta ismi de değiştiyse köyün, daha da havalı olurdu bu durum. O yüzden, nüfusu artıp resmî olarak kasabaya dönüşen bir köyün sakinleri, tüm acılarını ve ötelenmişliklerini unutup mağrur bir duruşla, 'köy değil kasaba' derlerdi.
Serin bir Seydişehir akşamı, otogarda çuvalının üstüne oturmuş, muhtemelen kendini alacak yakınını bekleyen nine öyle demişti bana, "Hangi köylüsün?" soruma karşılık: "Köy değil" demişti ani ve gururlu bir düzeltme yaparak, "Köy değil, Ketenli!"
Uğur Demircan, 2014, Seydişehir
Köyümüz derlerdi, sahiplenme ve özdeşleşme duygusuyla. Köyümüz derlerdi ve umarlardı ki köyleri büyüdükçe onlar da büyür, sorunları azalır, eksikleri kapanırdı. Hatta ismi de değiştiyse köyün, daha da havalı olurdu bu durum. O yüzden, nüfusu artıp resmî olarak kasabaya dönüşen bir köyün sakinleri, tüm acılarını ve ötelenmişliklerini unutup mağrur bir duruşla, 'köy değil kasaba' derlerdi.
Serin bir Seydişehir akşamı, otogarda çuvalının üstüne oturmuş, muhtemelen kendini alacak yakınını bekleyen nine öyle demişti bana, "Hangi köylüsün?" soruma karşılık: "Köy değil" demişti ani ve gururlu bir düzeltme yaparak, "Köy değil, Ketenli!"
Uğur Demircan, 2014, Seydişehir