Yılların Ötesinden Bir Fotoğraf

Dokuz yaşında bir oğlan çocuğu, fotoğraftaki. Alnına inen ipek saçları, güneşten yanıyor sanki. Pırıl pırıl parlayan gözleri, camdan birer misket sanki.

Çömelmiş yere, dokuz yaşındaki çocuk. Bir dizine dayanmış eliyle; diğeri yerde. Sanırsın futbolcu da poz veriyor ön sıraya oturmuş, takımıyla birlikte. Ön sıraya oturmuş çocuk, ailesi ve akrabalarla birlikte. Pantolonu kısa, siyah beyaz bir takım giydirilmiş. Fenerli oysa o yıllarda da. Ayağında beyaz çorap, spor ayakkabısıyla.

Yüzünde, sebebi unutulmuş bir gülüş var çocuğun. Defalarca dinlese bıkmayacağı bir fıkrayı ilk kez duymuşçasına, biraz evvel yanında durana hain bir yaramazlık yapmışçasına, sanki o kısa ömrünün en mutlu günü oymuşçasına... Diğerleri üzgün, belki biraz bezgin bakarlarken fotoğrafı çekene, o, yarınları bilmezcesine gülmekte.

Sonra o günü unutuyor çocuk. O ânı, o fotoğrafı, çeken kişiyi unutuyor. O yaşadığı "farklı şehir" anısını, o lunaparktaki günün heyecanını unutuyor. Fotoğrafı hiç görmüyor bile hatta. Aylar yılları, yıllar hayalleri kovalıyor; kovalananlar kaybolup gidiyor. Fotoğrafı hiç görmüyor o gülümseyen çocuk, ta ki artık gülmez oluncaya dek.

Bir akrabasından çıkageliyor o fotoğraf, tam otuz üç yıl sonra. Kırk iki yaşında bir adam bakıyor şimdi o fotoğrafa. Saçları azalmış sanki biraz önlerden. Eser kalmamış misket şavkında gözlerinden. O günü hatırlamıyor artık, gülüşünün sebebiyse hâlâ muamma. Ağlıyor sanki şimdi dokuz yaşındaki çocuk. Onca yıldan sonra. Onca insan, onca yalan, onca hazandan sonra.
 
 

Uğur DEMİRCAN, Aralık 2018, İZMİR
Uğur Demircan Yılların Ötesinden Bir Fotoğraf
Daha yeni Daha eski