evler akıp geliyor dağdan aşağı.
küçük pencereleri, beyaz duvarlarıyla.
bahçelerinde karadutlar, üzüm asmalarıyla.
evler akıp geliyor,
kiminde köylü oturan hâlâ,
kimi, yabancıya peşkeş evler.
köy köylükten çıkalı çok olmuş ya,
yüksek sokaklarında tavuklar, mûteriz hâlâ.
bir sokaktan aşağı, aheste iniyor genç adam.
yavaş ve sakin, adım adım...
gömleği alt sokaktaki kiremit damla hizâlı,
başı öne eğik, belki biraz kendiyle nizâlı,
yürüyor.
oynamaktan korkup evde saklanan misket şavkında gözleri,
bir şeyler arıyor köyün taşlı yolunda.
gölgesini görüp ürküyor sanki genç adam,
değiştiriyor yönünü aniden.
o ki fotoğraf bile vermekten imtinalı.
dünyaya aksi düşsün istemeyenlerden.
aksi düşünce, aslını kaybedeceğini sanmakta belki.
aksi düşünceleri de var böyle belli ki.
oysa münevver adam, köyün
şirin
taşları üstünde yürüyen genç.
şiirin de fikrin de sevdalısı, kendini bildi bileli.
bir şiirin fikrine meyyal de olmakta,
bir fikrin peşinde seyyah da olmakta
zaman zaman.
oysa sanatkâr adam, köyün
ince
taşları üstünde yürüyen genç.
sanatın da sınaatın da meftûnu, kendini bildi bileli.
ağaca nakış da vermekte ince beyaz elleri,
bağlamaya saza tel de germekte
zaman zaman.
evler akıp geliyor dağdan aşağı.
taş döşeli sokaklar ama çarçamur.
pembe çiçek gelin olmuş, bir kapıya girmekte,
tekir kedi basamakta mahmur,
yavrularını telaşsız emzirmekte.
evler akıp geliyor.
bir sokaktan aşağı, aheste iniyor genç adam.
meyus ve naif, adım adım...
oynamaktan yorulmuş mahzûn gözleri,
kendini arıyor köyün taşlı yolunda.
Uğur Demircan
04.10.2017 sıfırüç
İZMİR